Türkiye’de üretim tesislerinde yaşanan iş kazalarının büyük bölümü, aslında çok küçük ihlallerden veya gözden kaçmış risklerden kaynaklanıyor. Bir fabrikanın günlük çalışma temposunu düşünün… Hızla dönen makineler, forklift trafiği, kimyasallar, yüksek ısı, elektrik panoları, ağır kaldırma süreçleri… Tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde, iş sağlığı ve güvenliği sadece “yasal bir zorunluluk” olmaktan çıkıp işletmenin kalbi haline geliyor.
Benim görüşüm şu: Eğer bir fabrikada iş güvenliği sağlam bir temele oturmamışsa, üretim kapasitesi ne kadar güçlü olursa olsun o işletme her zaman risk altında demektir. Çünkü en ufak aksama, hem çalışan sağlığını hem üretim hattını hem de işletmenin marka değerini etkileyebilir.
İşte tam bu noktada herkesin merak ettiği bir soru ortaya çıkıyor:
“İş güvenliği ile OSGB aynı şey mi?”
Cevabı çoğu kişi karıştırıyor ve doğal olarak doğru hizmeti seçmekte zorlanıyor. Oysa fabrikanın gerçekten güvenli bir çalışma düzenine sahip olabilmesi için önce bu kavramları net bir şekilde ayırmak şart. Çünkü iş güvenliği, yapılan işin bütününü ifade ederken OSGB, bu işin profesyonelce yürütülmesini sağlayan kurumsal yapıdır.
Fabrikalar ise yüksek tehlike sınıfında yer aldığı için doğru İSG yönetimi yalnızca yasal bir mecburiyet değil; her gün çalışan yüzlerce insanın sağlığını ilgilendiren kritik bir süreçtir.
Fabrikaların en çok kafasını karıştıran konulardan biri, “İş güvenliği ile OSGB birbirinin aynısı mı?” sorusu oluyor. İlk bakışta benzer gibi görünse de aslında ikisi arasında çok net bir fark var. Bu farkı anlamak, hem doğru hizmeti seçmek hem de yasal yükümlülükleri yerine getirmek açısından büyük önem taşıyor.
İş güvenliği, bir fabrikanın çalışanlarını korumak ve iş kazalarını önlemek için yürütmek zorunda olduğu tüm süreçlerin genel adıdır. Yani bu bir görev değildir, geniş bir “zorunluluklar bütünü”dür.
Fabrikalar için iş güvenliği;
Risk analizi hazırlanması,
Acil durum planlarının oluşturulması,
İSG eğitimlerinin verilmesi,
Makine ve ekipmanların güvenlik kontrollerinin yapılması,
Saha denetimlerinin düzenli yürütülmesi,
İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurulması,
Mesleki hastalıkların önlenmesi,
İş kazası süreçlerinin yönetilmesi gibi çok geniş bir süreci kapsar.
İş güvenliği, fabrikanın büyüklüğüne, tehlike sınıfına ve çalışan sayısına göre şekillenir. Yasal olarak her işletme bu süreci yürütmek zorundadır ve İSG’nin sahibi işverendir.
OSGB (Ortak Sağlık Güvenlik Birimi), iş güvenliği süreçlerini profesyonel olarak sağlayan, Çalışma Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş bir kurumdur. Yani OSGB, iş güvenliğini yürüten taraftır.
Bir OSGB’nin sunduğu başlıca hizmetler:
İş güvenliği uzmanı görevlendirme
İşyeri hekimi görevlendirme
Diğer sağlık personeli hizmeti
Eğitimler
Risk analizi, acil durum planı, tatbikat
Periyodik denetimler
Ortam ölçümleri
Raporlama ve belge yönetimi
Fabrikalar için OSGB’nin değeri, bu süreçlerin tek çatı altında, düzenli ve profesyonel şekilde yönetilmesidir.
Kavramları karıştıran fabrikalar için aşağıdaki ayrım çok kritik:
| Konu | İş Güvenliği (İSG) | OSGB |
|---|---|---|
| Tanım | Zorunlu süreçlerin tamamı | Bu süreçleri yürüten profesyonel kurum |
| Kapsam | Risk analizi, eğitim, hekim, uzman, saha denetimi, dokümantasyon | Uzman, hekim, DSP ve tüm İSG süreçlerinin sunumu |
| Yükümlülük | İşverenin sorumluluğu | Hizmeti sağlayıcının görevi |
| Yasal Durum | Tüm işletmeler için zorunlu | Yetkilendirilmiş kurumlar tarafından verilir |
| Uygulama | Fabrika kendi yürütürse çok zor | OSGB profesyonel ekip ile yönetir |
Özetle:
İş güvenliği bir gerekliliktir.
OSGB ise bu gerekliliği yerine getiren kurumsal yapıdır.
Bunu net anladığımızda, bir fabrikanın neden OSGB’ye ihtiyaç duyduğu daha da belirginleşir. Çünkü iş güvenliğini “yapmak” ayrı bir şeydir, “doğru yapmak” bambaşka…
Fabrika ortamında iş güvenliğini sağlamak, diğer sektörlere göre çok daha kapsamlı ve hassas bir süreçtir. Çünkü üretim hatlarında kullanılan makineler, kimyasal maddeler, yüksek ısı, hızla hareket eden ekipmanlar ve yoğun iş temposu; riskleri hem artırır hem de çeşitlendirir. Bu nedenle güvenlik uygulamalarının sıradan değil, sürekli ve sistematik bir yapıda ilerlemesi gerekir.
Benim görüşüm; fabrikalarda iş güvenliği doğru bir planlama ile yönetildiğinde hem iş kazaları büyük ölçüde azalır hem de üretimdeki verimlilik belirgin şekilde artar. Gel şimdi bu sürecin nasıl doğru yürütüleceğine adım adım bakalım.
Bir fabrikanın iş güvenliği yolculuğu tamamen risk analizi ile başlar. Çünkü riskler doğru tanımlanmadan hiçbir önlem gerçekten işe yaramaz.
Risk analizi sürecinde;
üretim hattındaki makinelerin tehlikeleri,
kimyasal maddelerin saklama ve kullanım koşulları,
forklift ve araç trafiği,
ergonomik riskler,
yangın ve patlama ihtimalleri,
elektrik panoları ve kablolama düzeni tek tek incelenir.
Fabrikalar “çok tehlikeli sınıf” kategorisine girdiği için risk analizinin hem kapsamı geniş olur hem de yenilenme periyodu daha kısadır. Bu aşama aslında tüm güvenlik planının temel taşıdır.
Fabrikalarda acil durum planı, yalnızca yangın tatbikatından ibaret değildir. Çok daha geniş ve ciddi bir hazırlık gerektirir.
Hazırlanan planda şu başlıklar yer alır:
Yangın ve patlama senaryoları
Kimyasal dökülme ve sızıntı durumları
Elektrik kaynaklı kazalar
Makine sıkışmaları
Deprem sonrası tahliye planı
İlk yardım organizasyonu
Toplanma alanı yönetimi
Fabrika yapısı çoğu zaman geniş olduğu için alan bazlı tahliye mantığıyla planlama yapılır. Böylece acil bir durumda çalışanların panik yaşamasının önüne geçilir.
Eğitim, iş güvenliğinin en güçlü ayağıdır. Çünkü çalışan bilinçlidir, dikkat eder ve riskleri fark eder.
Fabrikalarda verilen eğitimlerden bazıları:
Temel İSG eğitimi
Kimyasal güvenlik eğitimi
Yangın eğitimi + uygulamalı yangın söndürme
Makine koruyucu donanım eğitimi
Kişisel koruyucu donanım kullanımı
Yüksekte çalışma eğitimi
Her eğitim hem teorik hem uygulamalı olmalıdır. Çünkü fabrika ortamında sadece anlatmak çoğu zaman yeterli olmaz; deneyimlemek de gerekir.
Fabrikalar için en önemli güvenlik adımlarından biri düzenli saha denetimleridir. Çünkü risk analizi bir kez yapılır; ama riskler sürekli değişir.
Saha denetimlerinde:
makine koruyucuları,
tehlikeli bölgelerdeki uyarı işaretleri,
forklift yolları,
kimyasal depoları,
çalışanların KKD kullanım alışkanlıkları düzenli kontrol edilir.
Bunun yanında periyodik kontroller kesinlikle aksatılmamalıdır:
Kaldırma ekipmanları
Basınçlı kaplar
Elektrik tesisatı
Topraklama
Havalandırma sistemleri
Bu kontroller sayesinde görünmeyen riskler erken fark edilir.
Fabrikalar çok tehlikeli sınıfta olduğu için, uzman ve hekim süreleri diğer sektörlere göre çok daha yüksektir.
Bu profesyoneller:
sahada düzenli gözlem yapar,
çalışan sağlık muayenelerini yürütür,
iş kazası incelemelerini gerçekleştirir,
eğitim ve denetim süreçlerini yönetir,
raporlamaları hazırlar.
İşin aslı; fabrika iş güvenliği ancak uzman–hekim ikilisinin aktif çalışmasıyla tam anlamıyla oturur. Yüzeysel yapılan çalışmalar fabrikada asla yeterli olmaz.
Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile net şekilde düzenlenmiştir. Fabrikalar, üretim yapısı ve tehlike seviyeleri gereği bu kanun kapsamında en yüksek sorumluluk grubuna girer. Bu da OSGB hizmetinin çoğu işletme için bir seçenek değil, yasal bir zorunluluk olduğu anlamına gelir.
İşin püf noktası şu: Fabrikanın tehlike sınıfı “çok tehlikeli” olduğu için hem uzman hem de hekim görevlendirme süreleri yüksektir. Bu çalışma temposunu ve dokümantasyonu kendi içinde profesyonel bir kadro olmadan yürütmek çoğu işletme için mümkün değildir.
Şimdi bu zorunluluğu netleştirelim.
Fabrikalar; metal sanayi, tekstil üretimi, kimya tesisleri, plastik enjeksiyon, gıda fabrikaları, mobilya imalathaneleri gibi örneklerin çoğunda “çok tehlikeli” sınıfta yer alır.
Bu sınıflandırmaya göre işletmenin şu yükümlülükleri doğar:
Uzmanın “C” sınıfı olması asla yeterli değildir.
Fabrikalarda A veya B sınıfı uzman zorunludur.
Günlük ve aylık çalışma süreleri minimum seviyenin üzerindedir.
Çalışan sayısına göre aylık zorunlu süre artar.
Sağlık gözetimleri, tetkikler ve işe giriş sağlık raporları düzenli yapılmalıdır.
Çalışan sayısına bağlı olarak DSP görevlendirme yükümlülüğü de ortaya çıkar.
Bu üç görevlendirme de zorunludur ve hepsinin yerine getirilmesi işletmenin sorumluluğundadır.
Bir fabrikanın tüm bu süreçleri kendi bünyesinde yönetebilmesi neredeyse imkânsıza yakındır. Bu nedenle işletmeler OSGB hizmetine yönelir.
Fabrikalarda işyeri hekiminin düzenli sağlık gözetimi yapması, çalışanların işe giriş muayenelerini düzenlemesi ve periyodik kontrolleri yürütmesi zorunludur. Üretim alanlarında ortaya çıkan mesleki riskler (gürültü, toz, kimyasal maruziyet, ergonomik zorlanmalar vb.) nedeniyle bu süreç daha da kritik hale gelir.
DSP ise:
ilk yardım organizasyonu,
çalışan sağlığı kayıtları,
ölçüm ve analiz süreçlerinin takibi,
sağlık gözetimi destek hizmetleri gibi alanlarda aktif rol üstlenir.
Bu görevlerin devamlı yürütülmesi için fabrikaların profesyonel bir kuruma ihtiyaç duyması kaçınılmaz hale gelir.
OSGB hizmeti almayan, uzman/hekim görevlendirmeyen veya eksik çalışma süresi bildiren fabrikalara ciddi yaptırımlar uygulanır.
Uzman görevlendirmeme → yüksek idari para cezası
İşyeri hekimi görevlendirmeme → ayrı ceza
Risk analizi olmaması → kapatmaya kadar giden yaptırımlar
Eğitimlerin verilmemesi → her çalışan başına ceza
Tatbikat yapılmaması → ek ceza
Dokümantasyon eksikliği → uygunsuzluk raporu + idari işlem
Fabrikalar yüksek tehlike sınıfında olduğu için bu cezalar daha ağırdır. Yani OSGB hizmeti yalnızca bir maliyet değil; hem yasal hem operasyonel bir zorunluluk olarak karşımıza çıkar.
Bir fabrikanın güvenli ve sürdürülebilir bir üretim düzeni kurabilmesi için iş güvenliği süreçlerinin eksiksiz yürütülmesi şarttır. Ancak bu süreçlerin hem teknik hem yasal hem de operasyonel boyutu oldukça geniş olduğu için işletmelerin bunu kendi ekipleriyle yönetmesi büyük bir yük oluşturur. Tam burada OSGB devreye girer ve fabrikanın tüm İSG ihtiyaçlarını profesyonelce üstlenir.
Benim gözümde OSGB hizmeti, fabrikalarda yalnızca “denetimden geçmek” için alınan bir hizmet değil, üretim kalitesini ve iş sürekliliğini koruyan bir güvenlik kalkanıdır. Bu avantajları tek tek ele alırsak tablo çok daha netleşir.
Fabrika gibi büyük ölçekli işletmeler için iş güvenliği süreci; uzman, hekim, DSP, eğitimci ve dokümantasyon ekibini aynı anda gerektirir. Bu kadroyu firmanın kendi bünyesinde kurması hem yüksek maliyetlidir hem de sürdürülebilir değildir.
OSGB hizmeti sayesinde:
Uzman + hekim + DSP tek çatı altında sağlanır.
Bordro, SGK, izin, eğitim maliyetleri ortadan kalkar.
Danışmanlık ücreti, iç ekip maliyetine göre çok daha uygundur.
Factory bazlı işletmeler OSGB sayesinde ciddi bütçe tasarrufu sağlar.
Fabrikalardaki riskler, masa başı işlerden çok daha karmaşıktır. Makine koruyucu donanımlar, forklift yolları, kimyasal depoları, yangın senaryoları, periyodik kontroller… Tüm bu süreçleri deneyimsiz birinin yönetmesi hem riskli hem de tehlikelidir.
OSGB ekiplerinin tecrübesi sayesinde:
Risk analizleri doğru yapılır,
Saha denetimleri net ve uygulanabilir olur,
Fabrikanın işleyişine uygun acil durum planları hazırlanır,
İş kazalarının %70’e kadar azaltılmasına destek sağlar.
Profesyonellik, güvenliğin temel taşıdır.
Fabrikalarda en çok karıştırılan konu belge yönetimidir. Çünkü:
Risk analizi yenilenme süreleri,
Çalışan eğitim kayıtları,
Sağlık raporları,
Tatbikat dokümanları,
Periyodik kontrol raporları her biri farklı tarihlerde yenilenir. Küçücük bir doküman eksikliği bile denetimde uygunsuzluk çıkarabilir.
OSGB ise bu süreci tamamen üstlenir ve hiçbir belgenin eksik kalmamasını sağlar. Bu, fabrikanın denetimlerden sorunsuz geçmesi için büyük avantajdır.
İş kazası, sadece çalışan sağlığı açısından değil; üretim, sipariş teslim tarihi ve müşteri memnuniyeti açısından da büyük bir risktir. İş kazası yaşayan fabrikaların:
üretimi durur,
iş gücü azalır,
makine hasarı oluşabilir,
maliyet artar.
İyi yönetilen bir OSGB hizmeti ise:
riskleri belirler,
önlem önerir,
çalışan davranışlarını iyileştirir,
ekipman güvenliğini kontrol eder.
Bu sayede hem kazalar azalır hem de üretim akışı kesintiye uğramaz.
Bakanlık denetimlerinde en çok takılan konuların başında fabrikaların dokümantasyon eksikliği gelir. OSGB, hazırladığı raporlar ve düzenli kontroller sayesinde fabrikanın denetim sürecini en sorunsuz şekilde tamamlamasına yardımcı olur.
Bu hem idari cezaların önüne geçer hem de işletmenin kurumsal güvenilirliğini güçlendirir.
Her fabrikanın riskleri, üretim hattı ve çalışma düzeni farklıdır. OSGB ekipleri fabrikaya özel planlama yaparak:
makine bazlı riskleri,
kimyasal depolama alanlarını,
üretim akışını,
vardiya düzenini,
çalışan sayısını dikkate alır ve tamamen kişiye özel bir İSG yönetimi sağlar.
Bu da hizmetin kalitesini doğrudan artırır.
Fabrikalarda iş güvenliği yönetimi, standart bir İSG yaklaşımından çok daha fazlasını gerektirir. Üretim hatlarının karmaşıklığı, makinelerin çeşitliliği, kimyasal kullanımının yoğunluğu ve vardiyalı çalışma düzeni; İSG süreçlerinin hem titizlikle hem de düzenli olarak yürütülmesini zorunlu kılar. Yöntem Akademi olarak biz de tam bu noktada devreye giriyor, fabrikalara özel olarak geliştirilmiş yapımızla işletmelerin güvenliğini baştan sona profesyonelce yönetiyoruz.
Benim yaklaşımımla söylemem gerekirse: Fabrikalarda en etkili iş güvenliği, sahayı gerçekten bilen bir ekiple sağlanır. Ve biz tam olarak bunu yapıyoruz.
Yıllardır farklı sektörlerdeki fabrikalarla çalıştığımız için üretim alanlarının dinamiklerini çok iyi biliyoruz. Bu sayede:
Makine kaynaklı riskleri,
Kimyasal süreçleri,
Montaj hatlarındaki ergonomik problemleri,
Yükleme ve boşaltma alanlarındaki tehlikeleri çok hızlı tespit edip çözüm üretebiliyoruz.
Her fabrikanın yapısı farklı olduğu için hizmetimizi tamamen işletmenin ihtiyaçlarına göre şekillendiriyoruz.
Gerçek bir iş güvenliği yönetimi, yalnızca dosya hazırlamakla olmaz. Sahada aktif olarak bulunmak gerekir.
Bu nedenle Yöntem Akademi olarak:
Düzenli saha denetimleri yapıyoruz,
Uygunsuzlukları tespit edip çözüm önerileri sunuyoruz,
Denetim sonuçlarını hem görsel hem yazılı raporlarla işletmeye iletiyoruz,
Sürecin takibini dijital olarak sürdürüyoruz.
Bu sistem, fabrikanın sürekli kontrol altında kalmasını sağlar.
Fabrika ölçeğinde bir işletmenin güvenlikle ilgili tek ihtiyacı uzman değildir; hekim ve DSP çalışmaları da çok büyük önem taşır.
Bizim sağladığımız entegre yapı sayesinde:
A veya B sınıfı iş güvenliği uzmanı,
İşyeri hekimi,
Diğer sağlık personeli aynı çatı altında koordineli şekilde çalışır.
Bu koordinasyon fabrikanın:
çalışan muayenelerini,
iş kazası yönetimini,
sağlık gözetimlerini,
dokümantasyon akışını tek merkezden yönetmesini sağlar.
Her fabrikanın fiziksel yapısı farklıdır; bu nedenle acil durum planı mutlaka sahaya özel hazırlanmalıdır.
Biz:
üretim hatlarının düzenine,
makine yerleşimine,
kimyasal depolama alanlarına,
yangın çıkışlarına,
toplanma yerlerine göre özel bir acil durum planı hazırlarız.
Daha sonra çalışanlara uygulamalı tatbikat yaptırırız. Tatbikatlarda amaç “kağıt üstündeki planı test etmek” değil, çalışanların kritik anda refleks geliştirmesini sağlamaktır.
Fabrikada eğitim demek, sadece sunum yapmak değildir. Biz eğitimleri:
uygulamalı,
örnekli,
sahadan gerçek görüntülerle desteklenen biçimde veriyoruz.
Bu sayede çalışanlar:
neden KKD kullanmaları gerektiğini,
makine koruyucularının önemini,
yangın tüpleriyle nasıl müdahale edeceklerini gerçekten öğreniyor.
Birçok fabrikanın çekindiği konu şudur:
“İş güvenliği uygulamaları üretimi yavaşlatır mı?”
Bizim çalışma modelimiz tamamen üretimle uyumludur.
Denetimler vardiya düzenine göre planlanır.
Eğitimler üretim boşluklarına göre ayarlanır.
Makinelerde yapılacak güvenlik iyileştirmeleri, işletme mühendisleriyle ortak yürütülür.
Amacımız, işletmenin hızını kesmeden güvenli bir sistem kurmaktır.
Yöntem Akademi olarak ilk adımda fabrikaya ücretsiz ön analiz sunuyoruz. Bu analizle:
risklerin genel durumunu,
eksik dokümanları,
tehlike noktalarını,
çalışan davranışlarını hızlıca tespit ediyor ve yöneticilere yol haritası çıkarıyoruz.
Bu yaklaşım, işletmelerin hangi noktada olduklarını görmelerini sağlar ve işe başlamadan önce net bir perspektif sunar.
Fabrikalarda iş güvenliği, herhangi bir işletmede uygulanması gereken standart bir prosedür değil; üretimin sürdürülebilirliği, çalışanların sağlığı ve işletmenin geleceği için hayati bir zorunluluktur. Üretim alanlarında yapılan en küçük hata bile hem ciddi yaralanmalara hem de yüksek maliyetli üretim kesintilerine yol açabilir. İşte bu yüzden fabrikanın iş güvenliği yönetimi rastgele değil, uzman bir ekibin kontrolünde yürütülmelidir.
Bu noktada iş güvenliğinin ve OSGB’nin farkını bilmek işletmeler için büyük önem taşır.
Fabrikalar için en doğru yaklaşım, tüm bu süreçleri kendi iç ekipleriyle yürütmeye çalışmak yerine, yetkin bir OSGB ile çalışarak profesyonel destek almaktır. Bu hem maliyet avantajı sağlar hem de işin uzmanı tarafından yürütülen sistematik bir güvenlik kültürü oluşturur.
Yöntem Akademi olarak*; fabrikaların risklerini doğru analiz eden, üretimi aksatmadan sahada aktif çalışan, uzman–hekim–DSP üçlüsünü entegre şekilde yöneten bir yapı sunuyoruz. Amacımız yalnızca yasal zorunlulukları yerine getirmek değil, çalışanların güvenli bir ortamda çalışmasını sağlayacak sürdürülebilir bir iş güvenliği sistemi kurmak.
Eğer fabrikan için profesyonel, düzenli ve uzun vadeli bir İSG yönetimine ihtiyaç duyuyorsan, seninle bir ücretsiz ön analiz yapıp mevcut durumunu birlikte değerlendirebiliriz.
OSGB ile iş güvenliği aynı şey mi?
Hayır, aynı değildir. İş güvenliği; risk analizi, eğitimler, acil durum planı ve sağlık gözetimi dahil tüm yasal süreçlerin bütünüdür. OSGB ise bu süreçleri uzman, hekim ve DSP ile profesyonel olarak yürüten kurumsal yapıdır. Yani iş güvenliği “zorunluluk”, OSGB ise bu zorunluluğu yerine getiren kurumdur.
Fabrikalar OSGB hizmeti almak zorunda mı?
Evet. Fabrikaların büyük bölümü “çok tehlikeli sınıf”ta olduğu için hem iş güvenliği uzmanı hem işyeri hekimi hem de DSP görevlendirmesi zorunludur. Bu yükümlülükleri OSGB olmadan yönetmek hem maliyetli hem de teknik olarak zordur.
OSGB mi daha avantajlı, bireysel uzman mı?
Fabrikalar için OSGB çok daha avantajlıdır çünkü bireysel uzman sadece belirli bir alana destek verir. OSGB ise uzman + hekim + DSP + dokümantasyon + eğitim + saha denetimleri gibi tüm hizmetleri entegre şekilde sunar. Bu da fabrikanın tüm ihtiyaçlarını tek çatı altında toplar.
Bir fabrikada iş güvenliği uzmanı kaç saat çalışmak zorunda?
Bu süre, tehlike sınıfı ve çalışan sayısına göre değişir ancak fabrikalar “çok tehlikeli sınıf”ta olduğu için uzmanların aylık çalışma süresi oldukça yüksektir. Çalışan sayısı arttıkça süre de artar. Bu nedenle OSGB yönetimi zorunlu hale gelir.